14 Haziran 2011 Salı

hayır, isyan etmiyorum...

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba, kendime de merhaba ayrıca. Ben bir düşün içindeydim sanki 1 aydır ama bugün uyandım ve uyanınca gördüğüm şeyleri şimdi burada anlatınca eminim çok da iç açıcı bir post olmayacak en baştan söyleyeyim.

1 aydır gece gündüz sevdicekle beraberdim. Beraber uyuduk, beraber uyandık, beraber güldük, gezdik, tozduk, izin bitti çalışmaya başladık, ben ağladım, o kızdı, ben ağladım, o avuttu, o sinirlendi ben sustum, ama en güzeli sonuç olarak hep yanımda olmasıydı, hep elimi tutmasıydı. Tabii ki biz sürekli bir onda, bir bende kalıp evcilik oynarken annem burada değildi. Ablamın yanına gitmişti. Bu arada benim yine panik ataklar depreşti, bazı sağlık sorunları yaşadım. Yaşadım çünkü hayata, daha doğrusu kendi hayatıma tamamen konsantre olamıyorum ve olamadıkça herşeye bir kılıf çıkıyor maalesef hastalık olarak. Ama bu arada yakında gerçekten popomdon uydurmadığım bir rahatsızlık sebebiyle küçük bir operasyon geçiricem. Bu da canımı çok sıkıyor ama onu sonra anlatırım.

Ve ben rüyadan neden uyandım? Bugün annem yuvaya dönüş yaptı canlar. Gittim aldım ablamın yanından. Ama ben oraya en son ruhu azıcık da olsa genç olan bir yaşlı kadın bırakmışken, ruhu da kendi de çökmüş bir ihtiyar buldum. Daha eve gelmeden acile gittik. Tetkikler, testler, yine hastane, yine doktor. Dermanım kalmadı. Bu arada ben de şu sıra pek enerjik de sayılmam:S Annem hayata olan tüm bağlılığını kaybetmiş 1 ay içinde, içindeki tüm insan sevgisi gitmiş. Kendisi söyledi: "Seni de sevmiyorum, ablalarını da sevmiyorum, hiçbir şeyi sevmiyorum." diye. Onun için kendimi bu kadar çabalamamın ödülü olarak bir dayak yemediğim kaldı. Demek ki insan bazen annesinin ona olan sevgisini de kaybedebiliyormuş. Hayat tuhaf!

Bir tarafım "Heyyy, kendine gel, silkelen, ömrün geçiyor" diyor, bir yanım da "Ya sen silkelenirken evdeki yaşlı annene birşey olursa geri kalan ömrün boyunca vicdan azabı çekmez misin?" diye sorguluyor beni. İki ucu boklu değnek anlayacağınız. Biliyorum herkesin hayatı kendine kolay, kendine zor. Ama insan yine de bir yandaş istiyor yanına. Annesi bile "Seni sevmiyorum" diyebiliyorken sevdiceğinden "Seni seviyorum"u binlerce kez duymak istiyor. Evde yapamadığı nazı, etrafındakilere yapmaya çalışıyor çocukça. Ailesindekiler onu avutmayınca, biri elini tutsun, saçını okşasın avutsun istiyor. Yalnız olmak bazen güzel birşey ama en çok da bünye zayıfken çekilmiyor. .

Ben bugün böyle hallerdeyim işte. Allah daha büyük dert vermesin ve herşey olacağına varır diyerek avutmaya çalışıyorum kendimi. Ama insan yine de yıllardır kuramadağı hayalleri ya hiç kuramazsam diye korkuya kapılabiliyor...

Neyse, uzatmaya gerek yok...bu da şarkısı olan postun: http://www.youtube.com/watch?v=ppMkR0VCsuo

İyi geceler:)