2 Şubat 2011 Çarşamba

farkında olmak ya da olmamak...

Kara bulutlar dağıldı sanki...annem, ablam ve yeğenim daha iyiler...sevdiceğim yerine alıştı, keyfi yerinde...kredi çektim, borçlarımı tek tek ödedim, hatta bana para bile kaldı fazladan...dişlerim daha bitmedi ama cuma günü bir süreliğine bitmiş olacak...bugün biraz canım yandı ama olsun...şubat ayı güzel başladı gibi, umarım böyle gider:)...gün içinde saçma sapan aksilikler oluyor tabii ama kafamı çeviriyorum kendilerine moralim iyi olunca...

Herkes gibi ben de üzüldüm ve şaşırdım Defne Joy'un ölümüne. Allah rahmet eylesin. Her anın kıymetini bilmek lazım aslında ama biz insan evlatları, nankörlüğümüzden, doyumsuzluğumuzdan mıdır nedir ayıp ediyoruz kendi hayatlarımıza karşı, kendimize karşı. Biraz saldım çayıra mevlam kayıracı olmakta fayda aslında. (söyleyene bak)

Dün akşam doğuştan kolları ve bacakları olmayan adam Nick Vujivic'in videolarını izledim youtubeda. (http://www.youtube.com/watch?v=H8ZuKF3dxCY&feature=related) Sonra kendimden utandım. Aslında utanmak değil de kızdım kendime sanırım. Dünya üzerinde kaç milyon insan türlü dertlerden, hem de çaresi olmayan dertlerden muzdaripken ve bunu kendisine dert etmiyorken, bizim, eli ayağı tutan, sıkıştığında yanında başını omzuna dayayıp içini dökebileceği insanlar olan, karnı tok, tuzu kuru bünyeler olarak zaman zaman umudumuzu kaybetmemiz, isyan ediyor olmamız ne kadar da trajikomik ve aslında ne kadar da gereksiz. Önemli olan sanırım, bu gerçeğin her daim farkında olabilmek. Nerede, kiminle, her ne durumda olursak olalım eğer Tanrı isterse herşeyin üstesinde gelebilir ve her türlü zorluğa dayanabiliriz. Ancak Allah istemezse zaten yapılabilecek birşey yoktur ve tek çare de kabullenmektir hayatı bize geldiği gibi... Keşke "farkındalık" kavramına inanmak ve bunu idrak etmek her zaman bu kadar kolay ve de yakın olsa hepimize. O zaman ne diye onu, bunu ya da şunu dert eder ve hayatı kendimize zindan ederdik ki! Şu anda, mutluyken, huzurluyken böyle yazabiliyorum kolayca elbette ama işte önemli olan her zaman böyle olabilmek, sadece şu gün, şu saatte değil. Keşke bu hep mümkün olsa...kendim için duacıyım ve de iyi niyetli olan herkes için...

1 ay sonra sevdiceğimin yanına gitme planım var ve bu mümkün olursa, yani gideceğim şu sıralar kesinleşirse Şubat ayı benim için daha bir zor ama umutla geçecektir. Onu göreceğim, boynuna sarılacağım anları düşünerek pek bi heyecan içinde olacağım da hiç şüphe götürmez. Bu arada sevdiceğim bana bugün hayatımda duyduğum (okuduğum) ya da bana söylenen diyim, en güzel, en anlamlı, en içten ve beni en çok duygulandıran cümlelerden oluşan bir mesaj gönderdi. Buraya yazmayacağım mesajı ama cidden aldığımda hissettiğim şeyleri anlatmaya kelimeler yetmez. Ben de onu öper, sarar ve de severim:) Bir de çooook özlerim.

Ve bu postu da Vujivic'in sözleriyle bitirmek istiyorum: "In life, you have a choice: Bitter or Better? Choose Better, forget Bitter!"

İyi geceler...

4 yorum:

  1. Blogunu yeni keşfettim ve çok güzel! negzelmiş :)

    YanıtlaSil
  2. kesinlikle farkındalık çok önemli, bir kez daha düşündüm yazını okuyunca bu konu üzerinde; değer, kıymet bilmek dileğiyle :)

    not: planın için bol şanslar ;))

    YanıtlaSil
  3. ayrıca elimizdekileri de kaybetmemek dileğiyle:)

    YanıtlaSil