23 Kasım 2010 Salı

salya-sümük haller...

Sabahtan beri aklımda eve gelip bişeyler yazmak varken, başlamak üzere bilgisayarın başına oturup boş boş ekrana bakıp tırnak yemek çok salakça..sanırım bunamaya başladım erkenden ya da ne anlatacağımı, nasıl anlatacağımı toparlayamıyorum kafamda..sayfayı sürekli yenile yapıp duruyorum mal mal sanki ilham gelecekmiş gibi...7 gün mal gibi yatmış olmaktan mıdır, bir de bunu üstüne günlerden pazartesi olmasından mıdır, yoksa 9 saat uyuyup semirmiş olmamdan mıdır bilemem günüm gayet enerjisiz ve de sönük geçti...ha ben biliyorum sebepler arasında yine dolunayın bünyemdeki negatif etkisi de var tabii ki...

Birkaç ay önce 500 Days of Summer diye bir film izlemiştim...filmde Expectations vs Reality diye bir bölüm vardı..aklımda kaç gündür o sahneler var...beklentilerim ya da yaşamak istediklerimle yaşamakta olduğum gerçekler birbirinden o kadar farklı ki ve ne yazık ki ikisini birbirine yaklaştırmak için bile elimden hiçbir şey gelmiyor...belki bir gün herşey benim istediğim gibi olur, belki birgün ben de herşeyi kendi istediğim için/gibi  yaşarım diye umutlanmaktan başka birşey yok elimde avucumda..ve umutlarımın sürekli olarak umut halinde kaldığını, gerçeğe bir türlü dönüşemediğini görmek yaşama sevincimi azaltıyor, umutlarım, hayallerim bir bir içimde kalan uktelere dönüşüyor..anlatamadığım, konuşamadığım çok şey var içimde..istemediğimden değil anlaşılamayacağımı, kimsenin kendini benim yerime koyamayacağını ve benim gibi düşünemeyeceğini bildiğim için anlatasım da gelmiyor zaten...sağolsunlar elbette ki dertleştiğim 1-2 insan ve sevdicek var etrafımda ama hepsiyle de yaşadığımız hayat, sorumluluklarımız, zorunluluklarımız, beklentilerimiz, bulunduğumuz konum o kadar farklı ki onlara da hak veriyorum beni teselli etmek için "evet negzel senin de zor tabii durumun ama sen güçlü bi insansın, hem bak şuyun var buyun var şükret" dedikleri zaman..ne desinler ki, ne bekliyorum ki zaten..benim yerimde olmadıkları için, her sabah gözlerini açtıklarında aynı evde yaşadıkları ve onları doğuran insan için endişelenmek, her adımlarını o insana göre atmak zorunda olmadıkları için onları suçlayamam ki... biliyorum ki benim iyiliğimi istiyorlar ama ben onlar gibi kuşlar, böcekler, hayat, yaşamak ne güzel, haydi kırlara koşalım modunda olamıyorum her zaman...ha olmak istemez miyim? isterim tabii ki kim istemez ki ama işte herkes aynı şartlar altında yarışmıyor...bazen hayat bazı insanlara torpil yapıyor...kıskanıyor muyum? evet.

Anlaşıldığı üzere bendeniz bugün gayet depresif, umutsuz ve iş yerinde de çok yorulduğum için enerjisiz moddayım...böyle olunca da kendi kendimi sağlığımdan da ediyorum, bir baş dönmesi ve ağrısı musallat oluyor anlamsızca...aklımda yine acıklı, ağlamaklı, sümüklü şarkılar var..ışın karacayı ağzını açtığında kafam içine sığacakmış gibi geldiği ve çok çığırdığı için hiç haz etmem ama arka arkaya Tutunamadım dinliyorum 1 saattir falan ama sırf 1 dizesi için "Tutunamadım, doğduğum şehirlere"...evet, ara sıra tutunamıyorum hiçbir yere, elim kayıyor hayattan düşecekmiş gibi oluyorum ama sonra birşey ya da birisi tutup çekiyor, kurtarıyor beni...şanslı bir insanım ya Allah beni yerden yere çarpmıyor çok şükür...ama yine de diyorum ki keşke hayattan beklentilerim ve yaşamakta olduğum gerçekler bu kadar çakışmasa, birazcık bari örtüşse birbiriyle..sanırım o zaman daha mutlu, daha rahat hareket edebilen bir insan olurdum...o günler de gelir elbet...

hayatımın şarkılarından biri...  http://fizy.com/#s/16o70y


Hey you, out there in the cold
Getting lonely, getting old 
Can you feel me?
Hey you, standing in the aisles
With itchy feet and fading smiles 
Can you feel me?
Hey you, don't help them to bury the light
Don't give in without a fight.

Hey you, out there on your own
Sitting naked by the phone 
Would you touch me?
Hey you, with your ear against the wall
Waiting for someone to call out 
Would you touch me?
Hey you, would you help me to carry the stone?
OPEN YOUR HEART, I'M COMING HOME.


But it was only fantasy.
The wall was too high, 
As you can see.
No matter how he tried, 
He could not break free.
And the worms ate into his brain.

Hey you, out there on the road
always doing what you're told, 
Can you help me?
Hey you, out there beyond the wall,
Breaking bottles in the hall, 
Can you help me?
Hey you, don't tell me there's no hope at all
TOGETHER WE STAND, DIVIDED WE FALL...


İyi geceler...

2 yorum:

  1. sorun sende değil hayatım gün boyu aklımdan hep geçiyo şunu yazarım bunu yazarım heh bunuda yazarım sevgilim göt olur diye ama pc başına geçince unutuyorum her şeyi. en iyisi notlar almak dicem bi blog içinde not fazla ciddiyetli olcak =)

    YanıtlaSil
  2. :))ay sen ne zamandır yoktun, ben de merak etmiştim:) hoşgeldin:)balık hafızalı mıyız neyiz:)

    YanıtlaSil