17 Mart 2011 Perşembe

Rahatsız...

Bu yazıyı 15 Mart'ta yazmıştım aslında ama blogger yasaklandığından beri DNS ayarlarımı değiştirmeden bloğuma girebilen ben, 2 gündür giremedim, yasak beni geç vurdu. Yazımı da bugün yayınlayabiliyorum o yüzden ve burayı özledim.
Sıkkınım, hiçbir şeyden zevk alamıyorum bugün. Kendimi zorluyorum, olmuyor. İnsanın kendini kasması, kandırması nasıl birşeymiş anlıyorum. Kendimi hiç rol yapamayan bir insan bilirken, bir bakıyorum, hangi arada ve nasıl olduysa, bildiğin rol kesiyorum. Kendimle başbaşa kaldığımda maskem düşüyor, kanamıyorum yüzümdeki anlamsız ifadeye. Biliyorum kendimi. Gerçekte kimi ve neyi sevip sevmediğimi biliyorum. Ama bilmek yetmiyor işte. Her gün yüz yüze bakmak zorunda olduğum insanlara, yüzlerini görmek yetmiyormuş gibi, bir de tahammül etmek zorunda olmak canımı sıkıyor. Yani belki ben paranoyağımdır. Belki benim yerimde başka birisi olsa, bulunduğu duruma ve etrafındaki insanlara daha tahammüllü olurdu. Ama ben böyleyim.
Neden mi sinir oluyorum insanlara? Bir kere benim ne şartlar altında, neler yaşadığımı bilip bilmeden, benim hayatım hakkında ahkam kesilmesini sevmiyorum. Her konu hakkında söyleyeceği bir lafı olan kendini bilmezlerden nefret ediyorum. Yüzüme bakıp ortada hiçbirşey yokken “noldu canın mı sıkkın? neyin var?” tarzı sorular sorup düzgün olan moralimi bozan insanların suratının ortasına bir tane patlatasım geliyor. Herkesin arkasından atıp tutup yüzlerine gelince mal mal sırıtan, ortalık karınşınca da köşesine çekilen ikiyüzlü insanlardan hoşlanmıyorum. Sevgilimin eskiden birşeyler yaşadığı kadınları etrafımda görmekten artık nefret ediyorum. Bu, bana daha önceleri, koyan bir durum değildi ama ilk başlara dönüp düşününce farkettim ki benim o zamanlar, sevgilimle yaşadığı ilişkiyi çok da ciddiye almadığım bir hatunun, benim yaşadığım ilişkiye karşı kötü niyeti, küçük bir çocuğun bile anlayabileceği kadar aşikarmış. Yoksa bana niye desin ki sen O’nun şununla da yattığını, bununla da görüştüğünü, şurada da oturan bir kadın olduğunu, benimle de beraber olduğunu biliyor muydun diye! Yeni başlayacak olan bir ilişkiye taş koymak değildi de neydi ki yaptığı? Ha şu anda benim sevgilimden, sevgilimin dürüstlüğünden, kalbinin güzelliğinden zerre kadar şüphem yok. Çünkü onu tanıyorum artık, bazen kapalı kutu olsa da onun da kendine ait bir yaşam alanı olması gerekliliğinin bilincinde olup güveniyorum ona, tüm kalbimle inanıyor, inandığım için de sorgulamıyorum. )Yani sevgilim, okuyorsun şimdi bunu ama bil ki durumun yani benim sinir olma durumumun seninle gerçekten bir alakası yok.) Sonuç olarak, paranoyaysa paranoya, kıskançlıksa kıskançlık, bok püsür, bir bildiğim var ki, insanları tanıyorum ki hoşlanmıyorum bu durumdan. Sevgilimin yokluğunda, herşeye tahammül gücüm çok zayıf olduğundan belki de herşey, herkes katlanılmaz ve sinir bozucu geliyor. Sinirlenmek için arandığımın da farkındayım ve bunun için de yani kendimi daha iyi ve tahammüllü hissetmek için de yine sevdiceğin geleceği güzel günleri bekliyorum.
Ortada birşey yok aslında.Herkes mutlu, mutsuz olan benim. Yaşadığım ortama ayak uydurmakta güçlük çeker, bir yere sığmaz oldum. Ve yine, bu durumda da, sevdiğim adama, neşeme, herşeyime bel bağlamış durumdayım. Bugün yolda yürürken düşündüm de, sevdiceğim benden önce ölürse hemen ben de ölürüm. Peki ya bir gün hayatımdan giderse??? Korkuyorum…
Yine de iyi birşey var, 9 hafta sonra yanımda olacağını biliyorum. bkz: tek haneli rakamlara geldik…
İyi geceler.

2 yorum:

  1. of bende nefret ediyorum insanların hiç bi fikri olmadan konusmalarına !
    ve sayılı gun cabuk gecer diyorum bi faydası olursa ama en azından sonunda gelecegini biliyorsun(:

    YanıtlaSil
  2. biliyorum, tek teselli bu...

    YanıtlaSil