30 Ekim 2010 Cumartesi

anafor

Hayat değişiyor, dünya değişiyor, ben de değişiyorum derken içimde hala 10 yıl öncesinde hissettiğim duyguların, paranoyaların, korkuların, güvensizliklerin barındığını, saklandığını fark etmek çok tuhaf. Psikopat mıyım, paranoyak mıyım adını koyamıyorum. Herşey güzel giderken bu çirkinleştirme, yaşananlara gereksiz anlamlar yükleme dürtüsü-eğilimi nereden geliyor onu da bilemiyorum. Şu yaşa gelip de hala ergenler gibi hissedebiliyor olmaktan utanıyorum bazen, hele de benden yaşça küçük insanların içindeki kocaman olgun insanları görünce...Tamam kuruntularım yersiz, mantıksız biliyorum. Neresinden tutsam da elimde kalıyor ayrıca. Ama elimde değil işte. Ben böyleyim deyip de sıyrılmak da çocukça, onun da farkındayım.
Kafam karışık nedensizce. Nereye tutunacağımı bilemiyorum. Yanı başımdaki mutsuzlukları görünce içim çekiliyor sanki, elim kolum bağlanıyor, bütün hevesim kırılıyor. Kendime şarkılar söylemek istiyorum neşelenmek için, ama bulduklarım hep en acıklısından oluyor.
Çarşaf gibi dümdüz bir denizde yüzerken anafora kapılmak gibi benimki, boğulmayıp kurtulmak ve tekrar kapılmak. Mutlulukla ya da mutsuzlukla uyanılan her yeni gün bir diğerinin tekrarı. Sadece sahne başka, roller başka. Baş rol aynı, üstüme yüklenen rollerden dolayı hayatla, kendimle çelişen ben...
Yine anlamsız oldu, bunu da biliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder