16 Ekim 2010 Cumartesi

Hayat bana güzel, huzurum varsa eğer...

Son 1 haftam birbirinden değişik ruh halleri içinde geçti. En son yazdığımda hastaydım. Hatta ertesi gün daha da kötüleşerek en yakın hastanenin acil servisinde buldum kendimi. Ne zamandır ihmal etmiştim boğazımı, abuk sabuk ilaçlarla geçiştirmeye çalışmıştım boğazımdaki iğrenç hissi ama doktora gidince anlaşıldı ki benim kusmak ya da yutmak istediğim o bademciklerdeki iltihap çoktan yerlerinden ayrılıp kulaklarıma doğru ilerlemeye başlamış. Beta mikrobu kapmışım, genellikle 5-15 yaş arası çocuklarda görülürmüş. Çocuklardan bu kadar nefret eden bir bünyeyi nasıl geldi buldu anlayamadım. Akabinde gelen 2 günlük rapor, 10 tane penisilin iğnesi, uykusuz 5 gece, bol terlemenin ardından Çarşamba günü başlayabildim çalışmaya. Çalışmayı sevip sevmediğimi anlayamıyorum bir türlü çok ilginç bir şekilde. 9 senedir çalışıyorum aynı yerde. Bazen nasıl oluyor da bu kadar eğlenceli, güllük gülistanlık bir yer olarak görünüyor gözüme de bazen de nasıl da çekilmez, dünyanın en dedikoducu kadınlarıyla dolu, anlamsız bir yer halini alabiliyor,anlayamıyorum. Nitekim bu hafta çekilir haldeydi iş yeri ve nekahat döneminde olan bendeniz de güle oynaya gittim geldim.
Yediğim iğneler sebebiyle bu ay pms mi allahtan gönül rahatlığıyla yaşayamayıp mutlu mesut bir insan olarak reglimi de oldum.
Bu arada boşanma tarihim de belli oldu:14.12.2010. Yani anlayamıyorum.Mahkemeye başvurmamla mahkemenin görülmesi arasında nasıl oluyor da 3 buçuk ay olabiliyor?Bu kadar zor bir şey mi boşanmak, hem de en anlaşmalısından! Tamam acelem yok ama artık bu gereksiz olayın hayatımdan çıkıp gitmesini ve bir an önce önümü görmeyi istiyorum. Şimdi elim ayağım bağlandı, çare yok bekleyeceğiz yeni yıla kadar.
Ayrıca şu anda birkaç aylık yabancı bir misafirim var evde. Hatunla anlaşılır şekilde konuşacağım diye yemin ederim Türkçem düzeldi, argom bozuldu:)
Bir de benim tavşan nam-ı diğer E. salı günü nişanlandı ve jet hızıyla da çarşamba günü evlendi:) Nihayet istediğine, sevdiceğine kavuştu. İnşallah bir ömür boyu mutlu olurlar:)
Bu arada F'nin bebişi 2 aylık oldu bile, hatta 2 cm'e de yaklaşmış boyu. Umarım onları bekleyen 7 ay hem F., hem eşi, hem de bebişcan için kolayca geçip gider.
Haftanın hareketliliği bunlarla da bitmedi. İyileştiğim günden beri neredeyse 1 akşam bile evde oturmadım. Malum Hamdiciğim yakında askere gidecek ve ben de tüm vaktimi onunla geçirmek istemekteyim. Canım benim, kalbimin böcüü:)Vakit onunla olunca nasıl geçiyor, nasıl oluyor da hiç sıkılamıyoruz ve bu kadar eğlenebiliyoruz anlayamıyorum. O gidince sanırım çok büyük bir boşluğa düşeceğim ve bu beni şimdiden çok endişelendiriyor.Tabii bunları düşünmemeye çalışıp günümüzü gün, gecemizi gece ediyoruz kendisiyle.
Biraz sonra yine dersim var. Yarın da 7 saat dersim var ama enerjik hissediyorum kendimi, evet evet hepsini yapabilirim içimdeki bu huzurla...

Hasta olmak berbat bir şey.İnsan kendini çok aciz ve çekilmez hissediyor.Ama, insanı hastayken de yalnız bırakmayan bir sevdiceğinin, dostlarının olması teselli ediyor böyle zamanlarda.Teselli bir yana da kimse hasta olmasın, kimse yalnız kalmasın.
Pozitif, enerjik ve huzurlu olabildiğim sürece hayat bana güzel. Hep böyle olayım, bu halimle kendimi seviyorum...

2 yorum: