20 Ocak 2011 Perşembe

gemiler...kuşlar...

Uyanmakla uyumak arasındaki saatlerde sadece vakit doldurmak, zamanı hızlandırmak için yaşadığım, nefes aldığım bir dönemden geçiyorum. Kendime ertesi gün için amaçlar üretiyorum. Oyalanmak için internette ne kadar alışveriş ve tatil sitesi varsa hepsini alt üst ediyorum. Evde ne kadar çekmece varsa hepsini boşaltıp ayıklayıp düzenliyorum. Daha önce hiç izlemediğim dizileri izliyorum kendimi kaptırarak. Geceleri yatmadan önce sevdiceğe mektup yazıyorum günlük tadında. Allahtan artık telefonu var ve gün içinde de birkaç defa konuşup mesajlaşabiliyoruz ki bu da günümün güzel geçmesine sebep olan yegane hadise. Genel olarak mutsuz değilim aslında, hayal kurmak, aynı hayalleri sevdiğim adamın da kurduğunu bilmek mutlu ediyor beni. Sıkıntı veren şeyse benim burada elimi kolumu sallaya sallaya istediğim herşeyi yapabilme imkanım varken sevdiceğimin orada eli kolu bağlı, özgürlüğü elinden yarı alınmış şekilde bilmemkaç metrekarelik bir alanda, bilmemkaç günü geçiriyor/geçirecek olmanın keyifsiz ruh hali içerisinde olması. Dayanamıyorum buna, her konuşmamızın, her konuşmamızda onun sesinde hissettiğim azalmış yaşama sevincinin ardından kafamı yastığın içine gömüp ağlamak ya da hemen uyumak istiyorum. Uyumak en büyük kaçıştır gerçeklerden.Ve benim sevgilimi daha 100 küsür gün göremeyeceğim gerçeğini kabullenebilmem ve bu gerçekle yaşayabilmem için bolcana uykuya ihtiyacım var. Demiştim ya keşke 1 gün 2-3 saat olsa ve zaman kavramı geçmemek konusunda bu kadar direnç gösterip inat etmese...o zaman herşey çok daha kolay olurdu ikimiz için de...

Bunların dışında, hiçbir atraksiyon yok hayatımda. Bugün dünün tekrarıydı, yarın da bugünün tekrarı olacak. Kendimi her türlü aktiviteye isteksizlik sebebiyle kapatmış, 17 Mayısa kadar rölantiye almış durumdayım ama tüm algılarım açık durumda. Mesela dün dolunay olduğunun ve bunun beni uzun zamandır ilk kez negatif bir şekilde etkilemediğinin farkındayım.Belki de aynı dolunaya sevdiceğin de bakıyor olduğunu, gökyüzündeki aynı  aydınlığı görünce onun da aynı mutluluğu hissettiğini bildiğimdendir."Hayat ne güzel, gemiler falan" demek isterdim tam da burada ama "gemi" kelimesinin şu anda bana ifade ettiği tek şey sevdiceğin bütün gün o fenerde onları sayıyor, dinliyor, rapor ediyor olma durumu/zorunluluğu.O yüzden anca "Hayat ne garip, gemiler falan..."diyebiliyorum. Ama belki buradan kalkan bir gemi sevdiceğin baktığı yerden de geçiyor, farkında olmadan aynı gemiye bakıyoruzdur. Aynı, aynı kuşlara bakıyor olup "Belki üstümüzden bir kuş geçer..." şarkısını aynı anda aklımızdan geçirmemiz kadar mümkün birşey bu...

Beklediğim(iz) Atilla Atalay kitabı nihayet çıktı ve hemen aldım. İsmi "Mecnun Kuleleri". Klasik, eğlenceli Atilla Abi hikayelerinin yanısıra yine en damarından, en gerçeğinden, en beni/bizi anlatanından, en ağlatanından hayata ve hayale dair öyküler mevcut kitabın sonunda. "Mecnun Kuleleri" ve "Negzel pempe" kitabı açar açmaz okuduğum ve yine "Ağlama Dolabı"nda, "Seslerim" de, "Kalbin Böcüü"nde olduğu gibi beni çok başka yerlere götüren hikayeler...Aslında sevdiceğe de aldım aynı kitaptan, aynı anda başlayacaktık okumaya ama ben dayanamadım ve zaten benim 2 kerede anlayabildiğimi sevdicek sadece göz gezdirerek aklında tutabiliyor ne de olsa mantığıyla ona yetişmek için ondan önce başladım kitaba. Sanırım bu kitabın (hayatında okumaktan en zevk aldığı adamın kitabının) onun eline geçmesi, bir süreliğine de olsa o mahrumiyet bölgesinde keyfini yerine getirecektir aşkımın. Bu yüzden bu kitabı daha da çok seviyorum.

Günler işte böyle hep sevdiceksiz ama hep sevdiceğin hayaliyle geçiyor. Onun yokluğu dışında herşey yolunda, bir problem yok. Gerçi insan olmak istediği insanın yanında olamayınca hayattan ne kadar zevk alabiliyorsa o kadar eğlenmekteyim, düşünün artık! Ama bu günler de geçecek, sevgilim gitmemek üzere dönecek, yine yazlar gelecek, yine çok eğleneceğimiz bol vaktimiz olacak. O günler gelene kadar yeter ki "zaman" işimizi kolaylaştırsın, birazcık yardımcı olsun, hızlıca geçsin gitsin öteye...
Bu şarkı da yine sadece ona gelsin, ne de olsa hiçbir yüz güzel değil onun capon yüzünden...
http://www.youtube.com/watch?v=4Al5LVdVoFA

İyi geceler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder