21 Eylül 2010 Salı

Sevgili günlük,

Yavru kuş olarak yuvaya tamamen dönmüş bulunuyorum ve içimde bunun anlatılmaz huzuru var.Yaklaşık 1 aydır seferi gibi oradan oraya savruldum durdum.Hatta yazın başından beri o sahil senin bu koy benim popomu yere koymadım bir türlü.Ha eğlendim mi, çooook eğlendim orası ayrı.Ama şimdi kış gelsin istiyorum artık.Ben yine öğlene kadar yatayım, sonra spora gideyim, sonra 3'te ya da 5'te işe gideyim, işten sonra arkadaşlarla oraya buraya gidip iki laklak edeyim ya da evde oturup her güne özenle sıraladığım dizilerimi izliyim, pantolonlarımı, hırkalarımı, çizmelerimi giyeyim, son tenefüste yine sıcak çikolata içeyim, haftasonlarının gelmesini (belli bi saate kadar çalışacak olmama rağmen) iple çekeyim, pazar günü kahvaltıya gideyim, azıcık da kışın tadını çıkarayım, azıcık da kıştan sıkılayım istiyorum bugün itibariyle.
Bu yazım gayet güzel geçti, bu yüzden içim rahat. Tüh keşke şunu da yapsaydım dediğim birşey kalmadı ama keşke taa geçen kış planladığım ve beni çok heyecanlandıran Barcelona-Madrid gezisini gerçekleştirebilmiş olsaydım.Ama olsun seneye inşallah, daha çok vaktim, daha çok param, daha az derdim olduğu zamanlarda yine gidilebilir ne de olsa.Bunun dışında arkadaşlarımla, sevdiklerimle bol bol vakit geçirme, bol bol konuşma, çokça da eğlenme imkanı buldum bu yaz.Beni hiç yalnız bırakmayan, anlayan, anlatan, dinleyen, bana akıl veren, benden akıl alan, başımı omzuna yaslayabildiğim, konuşabildiğim bir insanı yerleştirdim yanıma.Yerleştirdim diyorum çünkü bunu ben istedim, buna ben izin verdim ve bir şekilde ben sebep oldum.Eğer o olmasaydı sanırım şu 4 ay çekilmez olabilirdi, ya da tatsızlaşabilirdi herşey, işe gitmek işkence haline gelebilir, hafta sonları anlamsızlaşabilirdi.O kişiye bana verdiği enerji ve nereye koyduğumu unuttuğum gülmeyi bulmama sebep olduğu için de ayrıyetten minnettarım.İyi ki hayatıma girmiş, beni tam düşecekken kaldırmış kendisi...
Bilindiği üzere boşanma arifesinde bulunmaktayım.İnsanlar soruyor "Üzülüyor musun" diye.Elbette ki üzülüyorum, elbette ki içim acıyor.Klasik bir laf vardır ya "Kimse boşanmak için evlenmez." diye.Tabii ki ben de boşanmak için evlenmedim.Hayallerimiz vardı, umutlarımız vardı,  beraber büyüyecektik, yaşlanacaktık ama olmadı işte.Büyüdük ama ayrı ayrı, yaşadık, 5 yılı devirdik ama ayrı ayrı.Demek ki ne ben onu, ne o beni birbirimiz için fedakarlık yapabilecek, bazı şeylerden feragat edecek kadar seviyormuşuz.Sanırım biz sevgiliden, karı-kocadan öte, iki iyi arkadaş olabildik yalnızca.Ve arkadaşken, dostken de "evli" kimliği taşımanın bir manası olmadığını da anlamış bulunuyoruz.Gerçekten de "hayırlısı olsun" demekten başka yapabilecek birşey yok kıvamına geldik.Evet ikimiz de birbirimiz için hayırlısının olması için birbirimizi bırakmalı, bu var-yok evliliğe bir son vermeliyiz, kırılmadan, üzülmeden, bozuşmadan birbirimizin hayatından "karı" ve"koca" olarak çekilmeli arkadaş olarak devam etmeliyiz.Şimdi bu da klişedir, arkadaş kalalım, severek ayrılalım falan.Yok, vallahi geyik olsun diye söylemiyorum.Gerçekten arkadaşlığımız devam etsin, görüşelim, konuşalım istiyorum birbirimize mani olmadan. Yani kısacası biz ikimiz de bu evlilikten müsademizi istiyor ve yollarımızı ayırıyoruz.
İşte böyle...Bir yaz bitiyor, bir evlilik bitiyor, bir tatil bitiyor ve yepyeni bir sayfa açılıyor hayatımda.Umutsuz değilim, hatta çok güzel şeylerin olacağını, zamanın benim leyhime işleyeceğini hissediyorum. Ara sıra isyan etsem de, kaderime küssem de, bağırsam da çağırsam da, ağlasam da, içim sızlasa da yine de genel olarak umudum var, kendimden de, hayattan da....Bakmayın çoğunlukla negatif şeyler yazıyor olsam da bunun sebebi aslında şu: hani insan sevincini değil de üzüntüsünü paylaşmak ister ya çoğu zaman, mutluyken zaten herkes yanı başındadır da, mutsuzken yapayalnız hisseder ya, işte sırf bu yüzden sanırım yazmak istediğimde daha çok beni güldüren değil, mutsuz eden şeyler çıkıveriyor parmaklarımın ucundan tamamen istem dışı...olsun bi şekilde çıkıyor ve içimde patlamıyor ya önemli olan da bu...
Ve bu yazının da sonuna gelmiş bulunuyorum. Bugün yolda gelirken dinliyordum, ne demiş F.D. "bana bitmeyen bir tek şey söyle , söyle sonsuza inanayım..."işte hiç bir şey sonsuz olmadığına göre bugünlük de bu kadar yeter...ama ne demiştim "benim hala umudum var".Bu da Mazhar abimizden gelsin o zaman:http://fizy.com/#s/1lriww
Mutlu geceler:) 

1 yorum:

  1. ooohh kebap ben bütün yaz o sıcaklarda evde pinekledim.çok kıskandım seni çoook =)

    YanıtlaSil