12 Aralık 2010 Pazar

5 ay 5 gün = 155

Ruh gibiyim. Elim ayağım tutmuyor, midemde geçmeyen bir sancı var. Yarım şişe gaviscon içtim nerdeyse bana mısın demedi. Sıkıntıdan olsa gerek. Sevgilim gitti. Dün benden gitmişti, bugün de ailesinden gitti. Şu anda yolda. Bir de üstüne üstlük kar kapattı yolları. Umarım yolda kalmaz 13-14 saatte. Onu en yakın 7 Ocakta görebilicem sanırım. Ona da razıyım. Yeter ki göreyim, göreyim ki dayanmak kolaylaşsın birazcık.
Kimseyi görmek istemiyorum. Kimseyle konuşamıyorum. Birisi onun adını bile ansa gözlerim doluyor. Biliyorum belki de salaklık yapıyorum, sonuçta 5 ay 5 gün dedik ya...Ama ne biliyim işte, günler hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor. Teselli sözleri duymak da istemiyorum. Çünkü teselli verenlerin hiçbiri sevgilisini bu kadar süreliğine bir yere uğurlamadı. Benim ne hissettiğimi anlamalarını da beklemiyorum ama sağolsunlar yine de...
Çok yağmur var burada 2 gündür. Sanki hava bile onun gidişine ağlıyor, klasiktir böyle demek de olsun yine diyorum. Benim de içim ağlıyor, tutamıyorum kendimi, ağzımı açsam yaş akıyor gözümden, hatta açmama bile gerek yokmuş yazarken bile akabiliyormuş. Evde doya doya ağlayamadığım için çıktım bugün akşam 8e doğru evden. Sevgilim 9a doğru otobüse binecekti ve binmeden önce son kez konuşacaktık ve ben yine ağlayacaktım. O yüzden çıktım. Bindim arabaya, bu soğukta gidebileceğim en uzak yere kadar gittim sağdan sağdan, söylediğimiz şarkıları dinleye dinleye, ağlaya ağlaya. İçim boşaldı. Konuştuk, ağlama dedi sevgilim, gelicem dedi, yapma böyle dedi. Yapmam dedim ama olmadı, telefonu kapatıp ağlamaya devam ettim. 1 buçuk saat kadar sonra eve geldiğimde biraz sakinleşmiştim. Sevgilim de hava muhalefetinden dolayı otobüse binememişti henüz. Geldim, büyük bir hışımla gardırobu indirdim. Neden hıncımı hep gardıroptan alıyorum onu da anlamış değilim. Benin ağlama dolabım da orası olsa gerek. Sevgilim otobüse binmeden aradı son kez, ağlamadım bu defa. Vedalaştık. Sonra yine bir hışımla döktüğüm kıyafetleri toplayıp yerlerinde hiçbir değişiklik yapmadan dolaba tıkıştırdım. Gitmişti işte..şimdi ise benim içimden gelen tek şey, beni yoldan aramasını, varınca aramasını, orada olduğu sürece arayabildiğince aramasını beklemek. Başka da hiçbir heves yok içimde.
Neden mi bu kadar çok üzülüyorum? En yakın arkadaşlarım bile anlamıyor ya anlatayım o zaman...Sonuçta yakın arkadaşlarımın da bir özel hayatı var, belki net olarak bilemeyebilirler hislerimi, her saat beraber değiliz ya ne de olsa...Haziran ayının başından beri -ki o zaman bir ilişkimiz de yoktu- sevgilim beni hiç yalnız bırakmadı.Yani sadece fiziki olarak değil manevi olarak da yalnız bırakmadı. Kimseye anlatamadığım şeyleri ona anlattım, ondan hiçbir şey saklamadım, ailemi anlattım, kendimi anlattım, dertlerimi paylaştım, o da hep dinledi, omzunu gösterdi bana dayanmam için, ağlamam için, psikoloğum oldu, sırdaşım oldu, dostum oldu, herşeyim oldu, bana bahaneler sunmadı, benden kaçmadı. Sadece ağlamadık tabii, çok da eğlendik, çok da güldük, birbirimizle dalga geçtik, birbirimizle eğlendik, arkadaşlarımızla eğlendik, gezdik, tozduk, her gün yapacak yeni bir şey bulduk, sıkılmadık hiç...Ve şimdi ben derin bir çukura düştüm sanki o gidince. Onun gelip beni kurtarmasını bekleyeceğim şimdi sabırla. Günler çabuk geçsin, sevgilim sağsalim evine dönsün diye dua ederek. Evet kötü bir yere gitmedi neyse ki doğuştan şanslı bir insan olduğu için şükür ki..Ama 155 gün yok mu? Yok işte arkadaşım...
Belki abarttığımı düşünen olur, belki arabeskleştiğimi. Çok da umrumda değil. Benim kendimle ve onunla ne yaşadığımı yine ben bilirim. Benim için "içli" diyen de yine sevgilimdir...Ben onu özlerim çünkü o bunu hakediyor, aynı beklenmeyi de hakettiği gibi...
Onu çok seviyorum ve şimdiden çok özlüyorum...

http://www.youtube.com/watch?v=-uAm2VSyPvg

Allahım nolur sevgilim kar mağduru olmadan gideceği yere varsın, bir de 155 gün çabuk geçsin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder