7 Aralık 2010 Salı

kusmuk.

Baştan söyliyim çok dağınık bi post olucak....

Öncelikle evet şüphe insanın içini kemirir, uyutmaz, nefes aldırmaz hatta bazen de...şüphenin ilacı da kanımca güvenmektir, inanmaktır çok da sorgulamadan..benden şüphe edilmesine sebep olacak birşey yaptığımı düşünmüyorum hayatım boyunca...ben kartlarım açık oynarım hep ki çoğunlukla başıma bu bela olur...sonuç olarak birşey varsa vardır yoksa da yoktur benim için...belirsizliklerden nefret ederim...birinden herhangi bir sebeple şüphe ediyorsam istemeden soğurum, çünkü demek ki o kişi bana güven telkin etmiyordur...güven vermeyen insan durumuna düşmemek için de hiç düşünmeden herşeyimi sererim sevdiklerimin önüne ki benim onların benden beklemeyeceği hareketleri yapmayacağımı anlasınlar, bilsinler diye...bilsinler ki utanıp kendileri de yapmasınlar..aslında biraz da danışıklı dövüş gibi...

Bunun dışında ben şimdiye kadar kimseyi askere göndermedim, zaten yakın ailemde 1 erkek var, o da henüz gitmedi, hiçbir erkek arkadaşımı da göndermedim..şimdi ise sevgilim askere gidiyor...sadece 4 günü kaldı...endişelerini, sıkıntılarını, içine attıklarını anlıyorum, gözlerinden okuyorum, söylemek isteyipte söyleyemediklerini, nereye gidicem, kaç ay gidicem sorularının içini nasıl da kemirdiğini biliyorum...empati yapabiliyorum sonuçta öküz değilim...herşeyi bırakıp 6 ay ya da (Allah korusun) 12 ay istemeden yeni bir ortama girecek olmak en çok da insanın psikolojisini yıkar diye düşünüyorum..sonuçta elin kolun bağlı, yapacak birşey yok, itiraz etme hakkın yok, beğenmeme lüksün yok, geride bıraktıklarını beraberinde götürme şansın yok, ayrıca döndüğünde olacak hiçbir şeyin garantisi yok...hiçbir şeyin garantisi olmasa da bilsin istiyorum ki onu bekleyecek bir sevgilisinin olma garantisi var...ben oyun oynadığımızı, birbirimizi avuttuğumuzu, öylesine vakit geçirip gönül eğlendirdiğimizi düşünmüyorum...ve bunların bilinciyle de aman sevgilim gitsin de ben de rahata kavuşayım, gezeyim tozayım diye düşünmüyorum...sonuçta beklemeyi bilen bi insanım ki bunu da 4 yıl boyunca evli olduğum adamın birgün yanıma taşınma ihtimaliyle avunup, beklememden anlayabiliyoruz...eğer sevgilimin de bu konuyla ilgili bir endişesi varsa olmasın istiyorum...en azından zaten şu anda aklını, ruhunu kurtlar kemiriyorken bir de beni dert etmesin, benden şüphe duymasın istiyorum...bana söylemiyor, belki bana kızıyor...söylemezse söylemesin, kızarsa da kızsın ama yeter ki bana güvensin...giderayak ondan başka birşey istemiyorum..haa kendi kendime gelin güvey oluyorsam onu da söylesin...sonuçta "aşkım seni çok seviyorum" dendiğinde "tamam aşkım" demek ekşide "seni seviyorum cümlesine verilecek en kötü cevaplar" entrylerine girecek niteliktedir diye düşünüyorum...

Ayrıca bir insan bir insanın hayatına sevgili olarak girdiyse artık ondan onula birlikte olduğu süre boyunca, onunla bir ilişki yaşamaya başlamadan önce ne yapıyorsa aynısını yapmaya devam etmesi beklenemez....birlikte oldukları süre boyunca da hatta ayrıldıktan sonra da kimse eski hayatına kaldığı yerden devam edemez...o zaman beraber olduğu kişiye ayıp etmiş, onu etkisiz eleman yerine koymuş olur diye düşünüyorum...sevgililer birbirlerinin hayatlarını bir şekilde etkiler, birbirlerine alışır, birbirlerine birşeyler katar ya da birbirlerinden birşeyler alır götürür...o alıp götürdükleri şeyler her nereye giderlerse onlarla birlikte gelir...bence işte bu yüzdendir ki her ilişki insanı biraz daha büyütür...ben sevgilime hayatımda sanki bir ekstraymış muamelesi yapamam...çünkü o benim hayatımın tam ortasına girer yerleşir....o yüzden de şimdi sevgilim gittiğinde sanki hayatıma hiç girmemiş gibi kaldığım yerden devam edemem...sevgilimin bana sorduğu ve o an boğazımda kelimelerin düğümlenmesi sebebiyle cevaplayamadığım soruyu da buradan cevaplamış olayım...sevgilimden önce napıyordum? bkz. gelmeyen, beni salak yerine koyan, masallarla avutan kocayı bekliyordum, evden çıkmıyordum, sürekli depresyona girip çıkıyordum onun yerine, ne yaptığını, hayattan ne beklediğini bilemez, yolunu kaybetmiş, tutunacak dal arayan bir insan olup çıkmıştım...şimdi yine öyle mi olayım yani? yani o gidince ben kaldığım yerden devam mı edeyim? etmiyorum arkadaşım! oturur sevgilimi bekler, arada arkadaşlarımla buluşur, bol kitap okur, bol puzzle yapar evde otururum ama yine de depresyona girmem, girmiycem! hatta bundan 7 gün sonra boşanıyor olsam da, kimse boşanmak için evlenmiyor olsa da ve ben yine de boşanıyor olsam da, boşandığım gün kendimle birlikte annemi de avutacak olsam da, hatta boşandığım gün yanımda başımı omzuna koyup ağlayacak birisi olmasa da, hatta madem bu kadar istiyorsun boşanmayı ne diye ağlıcan o zaman diye soran olsa da ve hatta ayrıyetten sürekli anlattığın bi sevgilin var zaten kınamalarına karşı benim de savunmam "ulan hangi kadın hangi kocasının 4-5 yıl boyunca, emekli olunca taşınırım yanına, varsın 25 yılımız ayrı geçsin cümlelerine gerizekalı gibi evet neden olmasın yeter ki eninde sonunda bir araya gelelim diye saf saf inanır ki" olsa da, duvarlardan kaldırılan resimler, gardıroptan çıkarılıp bavula yerleştirilen kıyafetler, paylaşılan ıvır zıvırlar, son karşılamalar, son uğurlamalar her ne kadar beni hüzünlendirecekse de, bir de onun üstüne gerizekalı insanlara gerizekalı rolü yapmak, çaktırmamak zorunda olduğum için sevgilim bilmemkaç aylığına burdan giderken ona sarılıp öpemeyeceksem de, ağlasam da soranlara "canım arkadaşım gitti vah tüh" diye ayak yapmak zorunda olacaksam da, ayrıca psikolojisi çok sağlam olan bir insan olmasam da yine de depresyona girmicem işte..burdan bana söz!

Ayrıca da ben bencil bir insan değilim..keşke olsaydım anasını satıyım..keşke kendimi düşünseydim sadece..
Ayrıca evet herkes yalnız, gerçekten yalnızız, beraberken bile yalnız herkes ne acı ki...
Ayrıca depresyona girmemeyi gerçekten canı gönülden istiyorum...Allah bana yardım etsin lütfen...insan hiç geçmeyecek sandığı ne acılar yaşıyor da hepsini atlatabiliyor burnu sürtüle sürtüle, canı yana yana...
Ayrıca artık insanların içinde sevgilime arkadaşım gibi davranmaktan sıkıldım...s.kerim ben böyle işi anasını satıyım...nereye kadar...seviyorum işte ulan! kime ne?...
Ayrıca yine söylüyorum 40 yaşına gelmiş ama kendini genç kız sanan evli barklı çorlu çocuklu salak kadınların triplerini sevmiyorum...
Ayrıca ben 40 yaşıma geldiğimde kedi köpek manyağı olmuş, birsürü sevgili eskitmiş, kendini işine adamış, yalnız kalmış, tekrar evlenmemiş ezik bir kadın olmak istemiyorum...aile her zaman iyidir...
Ayrıca kimin ne derdi varsa, öğrenmek istediği ne varsa sorsun, söylesin, ima etmesin daralıyorum...
Ayrıca içimde neden bi öfke var anlamaya çalışırken farkettim ki yaşamakta olduğum şeylere isyan halindeyim de ondan...
Ayrıca yine de şanslı bi insan olduğumu düşünüyorum...
Kusmuk gibi bi yazı oldu işte söylemiştim..oraya, buraya, herkese bulaştım...en çok da kendime...
Kusura bakmayın...
İyi geceler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder