14 Aralık 2010 Salı

the end.

Anılar, düğünler, aileler, beklemeler, bekletmeler, hayaller, umutlar, öfkeler, içerlemeler, fotoğraflar, kıyafetler, tatiller, iyi günler, kötü günler, İstanbul, havaalanları, sitemler, istemler, telefonlar ve aklımda kalan ama içimde kalmayan tüm şeylerle birlikte bugün 5 saniye içinde boşandım. 5 yıl 4 aylık bir maceranın sonuna gelmiş olduk böylece. İyi niyetlerle, arkadaşça, küsmeden, kavga etmeden bitirmek de iyi birşeymiş...birbirimize hayatlarımızda iyi şanslar dileyip ikimiz için de en hayırlısı olmasını umarak ayrıldık...gerçekten de isterim ki seveceği, sevilebileceği kendisi gibi iyi kalpli bir insanla karşılaşsın ve çok geç olmadan da baba olsun, herşey gönlünce olsun...benim de yeniden döndüğüm tek soyadlı hayatım bana iyilikler ve huzur getirsin...evet gerçekten tek istediğim şey bu hayattan..kocaman bir huzur yumağının içinde, içim rahat olarak yaşamak...Son sözüm ikimizin de yolu açık olsun.

Bu arada kalan gün sayısı 153...
İyi geceler...

3 yorum:

  1. Nefesimizin tam durduğu anda, tekrar nefes eleabiliriz. Tekrar hayat öpücüğünü alabiliriz. Tekrar dirilebiliriz. Eğer nefes alıp veriyorsak şükretmeliyiz. Yaşamak demek umut demektir. Umut demek yaşamak demektir; Bu öykücüğü biten filmin sonundaki "The End" başlığını atan bilogger dostumuza paylaşmak için armağan ediyorum. Yüzünüzde tebessümünüz eksik olmaması dileğiyle;

    Küçük balık, yiyecek bir şey sanıp süratle atıldı çapariye. Önce müthiş bir acı duydu dudağında... Sonra hızla çekildi yukarıya. Aslında hep merak etmişti denizlerin üstünü. Neye benzerdi acaba gökyüzü. Balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu ve küçük balık anladı yolun sonunun geldiğini. Koca denizlere sığmazdı, oysa şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende, cansız dostlarına değiyordu ister istemez. Bir kedi yalanarak baktı gözünün içine. Yavaşça karardı dünya; başı da dönüyordu. Son kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
    İşte tam o sırada eğilip aldım onu, yürüdüm deniz kenarına. Bir öpücük kondurdum başına. Sade bir törenle saldım denizin sularına. Bir an öylece baka kaldı, sonra sevinçle dibe daldı gitti. Teşekkürü de ihmal etmemişti, birkaç değerli pulunu avuçlarımda bırakarak. Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme: "Neden yaptın bunu?" diye sorar gibiydiler.
    "Bir gün" dedim, "Bulursam kendimi yeşil leğendeki küçük balık kadar çaresiz, son ana kadar hep bir ümidim olsun diye."

    Ümidinizin kalmadığı anlarda, bu hikâyeyi düşünüp, teselli bulabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Güzel yorumunuz ve hikaye için çok teşekkür ederim:)

    YanıtlaSil
  3. Allah hakkınızda hayırlısını versin. belki de böylesi daha güzel olacak

    YanıtlaSil